Günaydın! Günün yazısı, Pazartesi günü başlayacak çekilişimdeki hediyelerden biri olan Dior Trianon oje üzerine olacak. Dior ojelerin fırçalarını, sürüm kolaylığını, çabuk kurumasını, parlaklığını ve kalıcılığını seviyorum. Trianon da bu ojelerden biri.
306 Trianon, içinde kahvelik bulunan bir gri. Normalde gri ojeleri sevmesem de, içinde kahvelik bulunan bu renk ellerimi ölü gibi göstermiyor.
Top coat (kalıcılık arttıran bitirici oje) olmadan 3 gün tırnaklarımda bozulmadan kalıyor.
Ben kendisini Morhipo'dan 78 TL'ye almıştım ancak şu anda siteden kaldırılmış. Sanırım son 2 tane kalmıştı, onları da ben kapmışım. :)
İncelemek isterseniz, blogda 2 farklı Dior oje incelemem daha mevcut. Siyaha çalan bordo Nuit 1947 için buraya, en sevdiğim kırmızı oje Massai için de buraya tıklamanız yeterli. Sevgiler. <3
kimi kadınlar maalesef diğerlerine göre göz çevresi derisi konusunda şanssız oluyor. bikere karadenizliyseniz o göz çevresi zar gibi incecik bi deri ile kaplı ve o kırışıcak artık kaçış yok! hatta kimileri çocukken bile kırışık doğuyor böyle de şanssız kadınlar da var maalesef.
göz çevresi kremleri, eğer göz altı morluklarınız yoksa ince çizgileri yokedenler ya da hadi gerçekçi olalım azaltanlar (25 yaş öncesi) ve direk lift denilen ve sıkıştırıcı kaldırıcı etkisi olanlar (30 sonrası) olarak ikiye ayrılıyor. hatta bir de bunların gündüz sürülmeyenleri sadece gece için olanları var ki gerçekten eaaah eşşeğin ziki o zaman dedirtebiliyor.
demem odur ki eğer göz çevreniz inceyse mutlaka güneş gözlüğü takın, mimiklerinizi kontrol edin botoxlu gibi gülün (yok artık!) gündüzleri body shop ın c vitaminli çok hafif bi ürünü gece içinse avene ysheal serisini öneriyorum. öyle salatalık filan dilimlemeyin yapmayın etmeyin. bir de bu kremlerin su ve yağ bazlı olanlarına dikkat edin. yağ bazlı olanlar göz çevresinde yağ bezeleri oluşturuyor genelde.
göz çevresi kremleri, eğer göz altı morluklarınız yoksa ince çizgileri yokedenler ya da hadi gerçekçi olalım azaltanlar (25 yaş öncesi) ve direk lift denilen ve sıkıştırıcı kaldırıcı etkisi olanlar (30 sonrası) olarak ikiye ayrılıyor. hatta bir de bunların gündüz sürülmeyenleri sadece gece için olanları var ki gerçekten eaaah eşşeğin ziki o zaman dedirtebiliyor.
demem odur ki eğer göz çevreniz inceyse mutlaka güneş gözlüğü takın, mimiklerinizi kontrol edin botoxlu gibi gülün (yok artık!) gündüzleri body shop ın c vitaminli çok hafif bi ürünü gece içinse avene ysheal serisini öneriyorum. öyle salatalık filan dilimlemeyin yapmayın etmeyin. bir de bu kremlerin su ve yağ bazlı olanlarına dikkat edin. yağ bazlı olanlar göz çevresinde yağ bezeleri oluşturuyor genelde.
Instantly Ageless cilt tarafından hızla emilerek kırışıklıkların görünümünü azaltır. Özellikle esnekliğini kaybetmiş bölgeleri hedefler, göz bölgesinde görülür derecede düzelmiş bir cilt tonu sağlar ve cildin sarkmasını engeller. Kullanıcılar saniyeler içinde etkili sonuçlar alabilirler.
Instantly Ageless serbest radikallerle savaşan bir bileşime sahip olup cildi çevresel etmenlerden koruyarak yaşlanma karşıtı teknolojisinin önde gelen ürünlerinden biridir.
Instalty Ageless Yararları:
Çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünü gözle görülür bir şekilde hızla azaltır.
Göz altındaki torbaların ve siyah halkaların görünümünü siler.
Gözeneklerin görünümünü azaltır.
Cilt dokusunu eşitlemeye yardımcı olur.
Kusursuz bir görünüş için cildin mat görünmesini sağlar.
Cildin en ideal görünümünü edinmesini sağlar.
Ürün Kullanım Şekli:
Kullanmak istediğiniz bölgeye hafifçe tampon hareketlerle ince bir tabaka halinde uygulayınız, hedeflenen bölge nemli kalacak kadar uygulayınız ve kuruyana kadar 2-3 dakika mimiksiz durunuz. Gözle temas durumundan kaçınınız. Ürünün gözle teması halinde, gözünüzü bol su ile yıkayınız. Herhangi bir kızarma veya iritasyon halinde ürünü kullanmayı bırakınız. Kozmetik ürünlere alerjiniz varsa hekimlerimize danışınız.
Instantly Ageless serbest radikallerle savaşan bir bileşime sahip olup cildi çevresel etmenlerden koruyarak yaşlanma karşıtı teknolojisinin önde gelen ürünlerinden biridir.
Instalty Ageless Yararları:
Çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünü gözle görülür bir şekilde hızla azaltır.
Göz altındaki torbaların ve siyah halkaların görünümünü siler.
Gözeneklerin görünümünü azaltır.
Cilt dokusunu eşitlemeye yardımcı olur.
Kusursuz bir görünüş için cildin mat görünmesini sağlar.
Cildin en ideal görünümünü edinmesini sağlar.
Ürün Kullanım Şekli:
Kullanmak istediğiniz bölgeye hafifçe tampon hareketlerle ince bir tabaka halinde uygulayınız, hedeflenen bölge nemli kalacak kadar uygulayınız ve kuruyana kadar 2-3 dakika mimiksiz durunuz. Gözle temas durumundan kaçınınız. Ürünün gözle teması halinde, gözünüzü bol su ile yıkayınız. Herhangi bir kızarma veya iritasyon halinde ürünü kullanmayı bırakınız. Kozmetik ürünlere alerjiniz varsa hekimlerimize danışınız.
Günaydın! Bugünün yazısını her zamankinden biraz daha dikkatli okuyun derim, çünkü çok kısa bir süre sonra bu fardan sizlere de hediye edeceğim. Evet, blogumun bugünkü konuğu; senelerdir aranan o kusursuz kahverengi far. Karşınızda Burberry Chestnut!
Şık ama toz tutan bir kesenin içinde gelen Chestnut, Burberry'nin Sheer Eye Shadow serisinden. Ürün 2,5 gram ve açıldıktan sonra 3 sene içerisinde tüketilmesi gerekiyor.
Burberry farların mıknatıslı kapağı ve metal ambalajı buram buram klas kokuyor.
Geliyorum farın yapısına. Ah, nasıl anlatsam… Tereyağ gibi? Kadife gibi? İpek gibi? Pamuk gibi? Dokusu gerçekten yumuşacık ve far epey pigmentli. Daha önce bu kadar kolay uygulanan ve katlanma bölgesine bile kusursuzca dağıtılabilen bir far daha görmedim. Üstelik parmağa da fırçaya da kolayca geliyor ancak MAC 217 tarzı karıştırma fırçalarıyla uygulanırken biraz tozutuyor.
Renk ise sıcacık, kiremitimsi bir kahve. Göz kapağımda soğuk kahveleri sevmeyen ben, uzun zamandır tek başına kullanabileceğim naturel bir far arıyordum ve nihayet buldum. Hem koyu makyajlarda geçiş rengi olarak, hem de bol maskara ve siyah eyeliner ile kombinleyerek tüm göz kapağıma uygulayabiliyorum. İçindeki minik altın yansımalar da (fotoğraflara bir türlü yansımadı) gün ışığında harika görünüyor.
'Burberry farlarla tanışınca başka far kullanmak istemeyeceksin' demişlerdi. Şimdi sebebini anlayabiliyorum.
Burberry farları İstanbul İstinye Park AVM Boyner Mağazaları'ndan satın alabilirsiniz. Satış fiyatı: 78 TL. Sizce de çok joker bir renk değil mi? Ne dersiniz? Sevgiler! <3
***Burberry farlarla tanışmamı sağlayan iki blogger arkadaşıma da bu teşekkürü borç bilirim. Teşekkürler Pınar ve Zuhal. <3
Şık ama toz tutan bir kesenin içinde gelen Chestnut, Burberry'nin Sheer Eye Shadow serisinden. Ürün 2,5 gram ve açıldıktan sonra 3 sene içerisinde tüketilmesi gerekiyor.
Burberry farların mıknatıslı kapağı ve metal ambalajı buram buram klas kokuyor.
Geliyorum farın yapısına. Ah, nasıl anlatsam… Tereyağ gibi? Kadife gibi? İpek gibi? Pamuk gibi? Dokusu gerçekten yumuşacık ve far epey pigmentli. Daha önce bu kadar kolay uygulanan ve katlanma bölgesine bile kusursuzca dağıtılabilen bir far daha görmedim. Üstelik parmağa da fırçaya da kolayca geliyor ancak MAC 217 tarzı karıştırma fırçalarıyla uygulanırken biraz tozutuyor.
Renk ise sıcacık, kiremitimsi bir kahve. Göz kapağımda soğuk kahveleri sevmeyen ben, uzun zamandır tek başına kullanabileceğim naturel bir far arıyordum ve nihayet buldum. Hem koyu makyajlarda geçiş rengi olarak, hem de bol maskara ve siyah eyeliner ile kombinleyerek tüm göz kapağıma uygulayabiliyorum. İçindeki minik altın yansımalar da (fotoğraflara bir türlü yansımadı) gün ışığında harika görünüyor.
'Burberry farlarla tanışınca başka far kullanmak istemeyeceksin' demişlerdi. Şimdi sebebini anlayabiliyorum.
Burberry farları İstanbul İstinye Park AVM Boyner Mağazaları'ndan satın alabilirsiniz. Satış fiyatı: 78 TL. Sizce de çok joker bir renk değil mi? Ne dersiniz? Sevgiler! <3
***Burberry farlarla tanışmamı sağlayan iki blogger arkadaşıma da bu teşekkürü borç bilirim. Teşekkürler Pınar ve Zuhal. <3
Günün ikinci yazısından herkese merhaba! Şu anda bir ilki gerçekleştirerek, daha önce incelemesini yapmış olduğum bir ürünü tekrar yazıyorum. Bunu, Instagram ve maillerde, sizlerden gelen yorumlar ve sorular doğrultusunda yapıyorum. Duydum ki; her fırsatta hayatımın ve mor göz altlarımın vazgeçilmezi olduğunu belirttiğim MAC Pro Longwear kapatıcıyla anlaşamayanlar varmış. Öyleyse bu yazıyı yazmak boynumun borcudur!
'Kurutuyor, yayılmıyor, sürdükten sonra rengi koyulaşıyor, çizgilere doluyor, çizgilerimi belli ediyor, pompadan çok ürün çıkıyor, kabuk kabuk duruyor…' Bende bunların hiçbiri olmuyor. İşte bu yüzden tam şu anda bu sorunlarla nasıl başa çıktığımı sizlerle paylaşıyorum.
İlk adım en önemlisi. Nem, nem, nem. Pro Longwear, göz çevresini gerçekten kurutuyor. Bu yüzden kapatıcının çizgilere dolmaması, çizgileri belirginleştirmemesi ve kabuk kabuk durmaması için yoğun nemlendirme şart. Nem konusunda şu ana kadar denediğim tüm kremlerin şahı olan Kiehl's Avokadolu Göz Kremi'ni Pro Longwear kullanan herkese gözüm kapalı tavsiye ediyorum ancak unutmayın; eğer zaten yağlı bir göz çevresine sahipseniz bu krem ağır gelebilir ve yağ bezelerine sebep olabilir.
Göz çevremiz kremi emdikten sonra (yaklaşık 10-15 dakika kadar sürüyor) sıra geliyor kapatıcıyı uygulamaya. Uygulama şekli ve aracı, en az nemlendirme kadar önemli. Pro Longwear uygularken en doğal ve en iyi sonucu nemli bir makyaj süngeriyle alıyorsunuz çünkü kullanmadan önce yıkayıp suyunu sıktığınız sünger, hem göz çevrenizi biraz daha nemlendirip kuruluğu imkansız hale getiriyor, hem de kapatıcının fazlasını emerek 'cakey' denen yoğun ve kabuk kabuk görüntüyü engelliyor. Ben Pro Longwear'e hiç bir kapatıcı fırçasını yakıştıramıyorum. Bu ürünün hakkını veren tek araç bana göre Beauty Blender ve muadil süngerler. Sünger kullanmak istemiyorum diyenler için diğer iyi sonuç veren yöntemi de söylüyorum ki bu epey hesaplı oluyor; parmaklar. Yüzük parmaklarınızla kapatıcıyı ısıtıp uyguladığınızda süngere en yakın sonucu elde ediyorsunuz.
Tabi tüm bu uygulamaların başarılı sonuç vermesi için seçtiğiniz kapatıcının rengi de çok önemli. 'Ten renginden bir ton açık kapatıcı alırsan daha güzel aydınlatır.' lafı bizim gibi koyu halkaları olanlar için doğru bir tabir değil. Morlukları teninizden açık kapatıcıyla kapatmaya çalışırsanız, onları daha çok ön plana çıkarmış olursunuz. Aydınlatma işlemi için farklı ürünler var. Bizim öncelikli hedefimiz koyu renkleri örtmek. Biraz aşağıda bu konuyu iyice detaylandıracağım.
Pro Longwear yüksek kapatıcılık veren bir ürün ancak göz çevreniz gerçekten çok koyuysa size tek başına yeterli gelmeyebilir. İşte bu adımda yardımcı ürünler devreye giriyor. Yine iki vazgeçilmezimi sizlerle paylaşıyorum.
1) MAC Prep + Prime Aydınlatıcı Kalem (Light Boost Rengi)
Asıl amacı; kapatıcının ve fondotenin üstüne, ön plana çıkmasını istediğiniz bölgelere uygulanarak yüzü aydınlatması. Bu ürünü biraz daha aydınlık bir görünüm istediğimde, Pro Longwear'in üzerine Kim Kardashian tarzı üçgen çizerek uyguluyorum. Bu işlem için özellikle sarı bir renk olan Light Boost rengini kullanıyorum. Aynı zamanda göz çevremi daha az kapatıcıyla örtmek istediğim zamanlarda, doğru olanın aksine, kapatıcımın altına uygulayarak daha hafif bir aydınlık elde ediyorum. İlk paketim bitti, yarın ikinciyi alıyorum.
2) Bobbi Brown Corrector - Koyu Halka Silici (Bisque Rengi)
Yine trilyon kez bahsettiğim, tavsiye ettiğim ve 6 ya da 7. kutumun dibini gördüğüm şu vazgeçilmez corrector… Göz çevrenize hiç bir kapatıcı yeterli örtücülüğü sağlamıyorsa corrector kullanmanız kaçınılmaz. Herhangi bir turuncu/somon kapatıcıyı corrector olarak kullanabilirsiniz ancak ben Bobbi Brown'dan vazgeçemiyorum. Kremden sonra, Pro Longwear'den önce, parmaklarımla ısıtıp morlukların merkezine uyguluyorum ve bum! Morluk kalmadı. Üzerine bir de Pro Longwear, ölsün koyu halkalar. Ufak hatırlatma; correctorınız ten renginizden minimum 2 ton koyu olursa koyu halkaları daha iyi siler.
Son olarak sabitlemeden bahsedeceğim. Zaten kalıcı olan bir kapatıcıyı daha da kalıcı kılmak ve çizgilere dolmasını, gün içinde kıpırdamasını engellemek adına bu işlem kaçınılmaz. Yine bu adımda kullanacağınız pudra çok önemli. Kapatmak için bir saat uğraştığınız göz çevrenizin, pudra uygulamasıyla matlaşmasını, donuklaşmasını istemezsiniz, değil mi? İşte bu yüzden aydınlık bir bitiş veren, transparan ve tercihen toz bir pudra kullanmalısınız. Benim tercihim ve son favorim, hatta pudra arayışımı sonlandıran ürün Chanel Natural Finish Loose Powder'ın 20 Clair rengi. Detaylı yazısını okumak isterseniz buraya tıklamanız yeterli.
Ve tabi ki fırça. Pudra kadar, onu uyguladığınız fırça da önemli. Benim bu işlem için sevdiğim 3 fırçayı da paylaşıp gidiyorum. Real Techniques Setting Brush, Contour Brush ve en sevdiğim Sigma F35 Tapered Highlighter Brush. (Yazısı burada.)
Son olarak hatırlatmak istediğim bir şey var. Hem kapatıcıyı uygularken, hem de üzerine pudra geçerken parmağınızı ya da fırçanızı ileri geri sürümeyin. Bu, sürdüğünüz kapatıcıyı yerinden oynatacak ve morluklar tekrar ortaya çıkacaktır. Tampon hareketlerle (parmakları ve fırçayı süpürür gibi sürümeden) uygulamak örtücülüğü maksimum seviyeye çıkaracaktır. İşte böyle. Benim söyleyeceklerim bu kadar. Umarım bu yazıdan sonra çok sevdiğiniz ama çeşitli sebeplerden ötürü kullanmak istemediğiniz kapatıcınıza bir şans daha verirsiniz. Çok konuştum. Buraya kadar okuduysanız ekstra teşekkür ederim. Çok sevgiler. <3
Twitter: urfacemycanvas8
KAPIDA TESLİMATTA ÖDEYİN
Instantly Ageless cilt tarafından hızla emilerek kırışıklıkların görünümünü azaltır. Özellikle esnekliğini kaybetmiş bölgeleri hedefler, göz bölgesinde görülür derecede düzelmiş bir cilt tonu sağlar ve cildin sarkmasını engeller. Kullanıcılar saniyeler içinde etkili sonuçlar alabilirler.
Instantly Ageless serbest radikallerle savaşan bir bileşime sahip olup cildi çevresel etmenlerden koruyarak yaşlanma karşıtı teknolojisinin önde gelen ürünlerinden biridir.
Instalty Ageless Yararları:
Çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünü gözle görülür bir şekilde hızla azaltır.
Göz altındaki torbaların ve siyah halkaların görünümünü siler.
Gözeneklerin görünümünü azaltır.
Cilt dokusunu eşitlemeye yardımcı olur.
Kusursuz bir görünüş için cildin mat görünmesini sağlar.
Cildin en ideal görünümünü edinmesini sağlar.
Instantly Ageless serbest radikallerle savaşan bir bileşime sahip olup cildi çevresel etmenlerden koruyarak yaşlanma karşıtı teknolojisinin önde gelen ürünlerinden biridir.
Instalty Ageless Yararları:
Çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünü gözle görülür bir şekilde hızla azaltır.
Göz altındaki torbaların ve siyah halkaların görünümünü siler.
Gözeneklerin görünümünü azaltır.
Cilt dokusunu eşitlemeye yardımcı olur.
Kusursuz bir görünüş için cildin mat görünmesini sağlar.
Cildin en ideal görünümünü edinmesini sağlar.
Etiketler: instantly ageless türkiye, instantly ageless cream, jeunesse, instantly, ageless, göz altı kırışıklık kremi, göz altı, kırışıklık, torbaları, giderici, cream, göz altı torbaları, yaşlanma etkileri, yaşlılık etkileri, göz altı kırışıklık kremleri, ageless krem, instantly ageless nereden alabilirim, göz torbaları, morluk, morlukları, instantly ageless jeunesse, instantly ageless kullananlar, ageless krem türkiye
- Çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünü gözle görülür bir şekilde hızla azaltır.
- Göz altındaki torbaların ve siyah halkaların görünümünü siler.
- Gözeneklerin görünümünü azaltır.
- Cilt dokusunu eşitlemeye yardımcı olur.
- Kusursuz bir görünüş için cildin mat görünmesini sağlar.
- Cildin en ideal görünümünü edinmesini sağlar.
Instantly Ageless cilt tarafından hızla emilerek kırışıklıkların görünümünü azaltır. Özellikle esnekliğini kaybetmiş bölgeleri hedefler, göz bölgesinde görülür derecede düzelmiş bir cilt tonu sağlar ve cildin sarkmasını engeller. Kullanıcılar saniyeler içinde etkili sonuçlar alabilirler.
Instantly Ageless serbest radikallerle savaşan bir bileşime sahip olup cildi çevresel etmenlerden koruyarak yaşlanma karşıtı teknolojisinin önde gelen ürünlerinden biridir.
Instantly Ageless serbest radikallerle savaşan bir bileşime sahip olup cildi çevresel etmenlerden koruyarak yaşlanma karşıtı teknolojisinin önde gelen ürünlerinden biridir.
Neredeyse her şeyin açıkta yaşandığı dünyamızda en fazla merak uyandıran konulardan biri gizli örgütler. Bu tip örgütlere yönelik şüpheler ve komplo teorileri bitmek bilmez. Çünkü dışarıya kapalılar ve üyeleri açıkça bilinmiyor. Yapılanma, katı kurallara ve güçlü bir hiyerarşiye bağlı. Localar veya hücreler halindeki organizasyonda herkes herkesi tanımıyor. Seçilerek alınan üyeler bile belirli kademeye gelmeden tüm öğretilere ve ‘sır’lara erişemiyor. Bilinenlerin açıklanmayacağına dair çok katı yeminler var. Üyeler birbirinin kardeşi sayılıyor ve aralarında özel semboller kullanıyorlar.
Neredeyse her şeyin açıkta yaşandığı dünyamızda en fazla merak uyandıran konulardan biri gizli örgütler. Bu tip örgütlere yönelik şüpheler ve komplo teorileri bitmek bilmez. Çünkü dışarıya kapalılar ve üyeleri açıkça bilinmiyor. Yapılanma, katı kurallara ve güçlü bir hiyerarşiye bağlı. Localar veya hücreler halindeki organizasyonda herkes herkesi tanımıyor. Seçilerek alınan üyeler bile belirli kademeye gelmeden tüm öğretilere ve ‘sır’lara erişemiyor. Bilinenlerin açıklanmayacağına dair çok katı yeminler var. Üyeler birbirinin kardeşi sayılıyor ve aralarında özel semboller kullanıyorlar.
Suikastçılığa adını veren topluluk: HAŞHAŞİLER
Bu topluluk esasında gizli bir örgüt değil, Şiiliğin bir alt kolu. Hasan Sabbah ve onun takipçileri, 1090’dan itibaren, İran’daki Alamut Kalesi ve çevresinde egemenlik kurdular. Civardaki güçlü devletlere karşı siyasi cinayetlerle etkili olmaya çalıştılar. Bunlardan en sarsıcı olanı, Selçuklu Devleti’nin meşhur veziri Nizam-ül Mülk’ün öldürülmesi oldu. Sahte kimlikler edinip uzun süreli ilişkilerle önemli kişilerin yakın çevresine sızıyorlardı. Topladıkları istihbaratı kentlerdeki aracılarla merkeze aktarıyor, imamlarından gelen emirlere göre hareket ediyorlardı. Fedailer, öyle söylendiği gibi haşhaş çeken, kafası dumanlı katiller asla değildi, hiyerarşik bir örgütün soğukkanlı ve uzman üyeleriydiler. Hareket 13. yüzyılda din dışı niteliklerinden uzaklaştı; günümüze 15 milyon kişilik bir Şii mezhebi olarak ulaştı. ‘Haşhaşiler’in ünü daha ziyade Batı üzerinden yayıldı. Hatta Batı dillerindeki ‘assasin’ (katil) kelimesi, ‘haşhaşin’ kelimesinden türetildi.
Kralı ürküten dindarlar: SAINT-SACREMENT CEMİYETİ
Dindar Hıristiyanlardan oluşan bu cemaat 1627’de Fransa’da kuruldu. Üyelerini aristokratlar ve üst düzey din adamlarından seçip birbirlerine ‘birader’ diyorlardı. Kendini dine adamak için karısından boşanan Dük Henri de Levis’in yolunu takip edenler, kısa zamanda toplumda etkili olmaya başladı. XIV. Louis cemaatin faaliyetlerini sınırladı. Bu cemiyetin en güçlü muhaliflerinden biri de Molière idi. Saint-Sacrement Cemiyeti tüm bu baskılara karşı, takipçileri için iç tüzüğünde “Kutsal Kâse’de gizlenen İsa’yı örnek alarak olabildiğince kendini gizli tutacaktır” diyordu. Ama bu gizlilik çabaları, cemiyetin kralın emriyle 1666’da dağıtılmasını önleyemedi.
Din hizmetkârları mı kutsal mafya mı? OPUS DEI
26 yaşında, henüz mesleğinin başındaki İspanyol rahip Josemaria Escriva, 1928’de ‘kendisine gelen bir ilham’ üzerine ‘Opus Dei’ (Tanrı’nın İşi / Tanrı’nın Eseri) isimli bir örgüt kurmaya karar verdi. Din adamı olmayanların da Hıristiyan dinine uygun bir yaşam sürmelerini amaçlayan Opus Dei, doğrudan bir kilise kurumu değildi. Az sayıdaki seçilmiş rahip, her meslekten kişileri eğitecek; onlar da diğerlerine dindar Katolik Hıristiyanlar olmaları için yol gösterecekti. Bugün dünya genelinde yaklaşık 94.000 Opus Dei üyesi var. Pek çok yarı-gizli örgüt gibi Opus Dei de suçlamalara uğramıştır. Bunların başında İspanya’da asker-diktatör Franco rejimine verdiği açık destek gelir. Bir diğer eleştiri de örgütün az sayıda ama etkili kişiyle Vatikan’da büyük nüfuz sahibi olması. Opus Dei’nin en sert karşıtları, onu ‘kutsal mafya’ olmakla itham ediyor.
Fransız Devrimi’ni onlar mı yaptı? İLLUMİNATİ
Para transferinin kutsanmış hali: TAPINAK ŞÖVALYELERİ
İdeal toplumu kurma projesi: GÜL-HAÇ KARDEŞLİĞİ
Her şey ustanın ölümüyle başladı: MASONLUK
Neredeyse her şeyin açıkta yaşandığı dünyamızda en fazla merak uyandıran konulardan biri gizli örgütler. Bu tip örgütlere yönelik şüpheler ve komplo teorileri bitmek bilmez. Çünkü dışarıya kapalılar ve üyeleri açıkça bilinmiyor. Yapılanma, katı kurallara ve güçlü bir hiyerarşiye bağlı. Localar veya hücreler halindeki organizasyonda herkes herkesi tanımıyor. Seçilerek alınan üyeler bile belirli kademeye gelmeden tüm öğretilere ve ‘sır’lara erişemiyor. Bilinenlerin açıklanmayacağına dair çok katı yeminler var. Üyeler birbirinin kardeşi sayılıyor ve aralarında özel semboller kullanıyorlar.
Suikastçılığa adını veren topluluk: HAŞHAŞİLER
Bu topluluk esasında gizli bir örgüt değil, Şiiliğin bir alt kolu. Hasan Sabbah ve onun takipçileri, 1090’dan itibaren, İran’daki Alamut Kalesi ve çevresinde egemenlik kurdular. Civardaki güçlü devletlere karşı siyasi cinayetlerle etkili olmaya çalıştılar. Bunlardan en sarsıcı olanı, Selçuklu Devleti’nin meşhur veziri Nizam-ül Mülk’ün öldürülmesi oldu. Sahte kimlikler edinip uzun süreli ilişkilerle önemli kişilerin yakın çevresine sızıyorlardı. Topladıkları istihbaratı kentlerdeki aracılarla merkeze aktarıyor, imamlarından gelen emirlere göre hareket ediyorlardı. Fedailer, öyle söylendiği gibi haşhaş çeken, kafası dumanlı katiller asla değildi, hiyerarşik bir örgütün soğukkanlı ve uzman üyeleriydiler. Hareket 13. yüzyılda din dışı niteliklerinden uzaklaştı; günümüze 15 milyon kişilik bir Şii mezhebi olarak ulaştı. ‘Haşhaşiler’in ünü daha ziyade Batı üzerinden yayıldı. Hatta Batı dillerindeki ‘assasin’ (katil) kelimesi, ‘haşhaşin’ kelimesinden türetildi.
Kralı ürküten dindarlar: SAINT-SACREMENT CEMİYETİ
Dindar Hıristiyanlardan oluşan bu cemaat 1627’de Fransa’da kuruldu. Üyelerini aristokratlar ve üst düzey din adamlarından seçip birbirlerine ‘birader’ diyorlardı. Kendini dine adamak için karısından boşanan Dük Henri de Levis’in yolunu takip edenler, kısa zamanda toplumda etkili olmaya başladı. XIV. Louis cemaatin faaliyetlerini sınırladı. Bu cemiyetin en güçlü muhaliflerinden biri de Molière idi. Saint-Sacrement Cemiyeti tüm bu baskılara karşı, takipçileri için iç tüzüğünde “Kutsal Kâse’de gizlenen İsa’yı örnek alarak olabildiğince kendini gizli tutacaktır” diyordu. Ama bu gizlilik çabaları, cemiyetin kralın emriyle 1666’da dağıtılmasını önleyemedi.
Din hizmetkârları mı kutsal mafya mı? OPUS DEI
26 yaşında, henüz mesleğinin başındaki İspanyol rahip Josemaria Escriva, 1928’de ‘kendisine gelen bir ilham’ üzerine ‘Opus Dei’ (Tanrı’nın İşi / Tanrı’nın Eseri) isimli bir örgüt kurmaya karar verdi. Din adamı olmayanların da Hıristiyan dinine uygun bir yaşam sürmelerini amaçlayan Opus Dei, doğrudan bir kilise kurumu değildi. Az sayıdaki seçilmiş rahip, her meslekten kişileri eğitecek; onlar da diğerlerine dindar Katolik Hıristiyanlar olmaları için yol gösterecekti. Bugün dünya genelinde yaklaşık 94.000 Opus Dei üyesi var. Pek çok yarı-gizli örgüt gibi Opus Dei de suçlamalara uğramıştır. Bunların başında İspanya’da asker-diktatör Franco rejimine verdiği açık destek gelir. Bir diğer eleştiri de örgütün az sayıda ama etkili kişiyle Vatikan’da büyük nüfuz sahibi olması. Opus Dei’nin en sert karşıtları, onu ‘kutsal mafya’ olmakla itham ediyor.
Fransız Devrimi’ni onlar mı yaptı? İLLUMİNATİ
Günümüzde internet dünyasının en popüler gizli örgütü, İlluminati olsa gerek. Aslında Dan Brown romanlarında yer alan bu örgütün hâlâ var olduğuna dair bir kanıt yok. Örgütün varlığına dair ilk bilgiler 1776’yı işaret ediyor. İlluminati (Aydınlanmışlar), her türlü kilise dogmasına karşı çıkan az sayıda üyeden oluşuyordu. Hareketin merkezi Almanya’da Bavyera’ydı ve kurucusu filozof Adam Weishaupt idi. Ona atfedilen bir düşünceye göre ‘hükümdarlar ve uluslar yeryüzünden silinecek’ti. Bu doğrultuda, özellikle masonlar içinden elit bir kadro oluşturmaya çalıştılar. Sayıları 2000’e ulaşan İlluminatiler, 1784’te açığa çıkınca yönetimin hışmına uğradılar ve ortalıktan çekildiler. Ne var ki sadece birkaç yıl sonra Fransız Devrimi’nin gerçekleşmesi, komplo teorisyenlerine muazzam bir fırsat sundu; onlara göre olup bitenler tam da İlluminatilerin görüşleri doğrultusundaydı. Öte yandan gizli olduğu varsayılan İlluminati, 20. yüzyılda romanların uyandırdığı ilgiyle abartılı bir popüler kültür unsuruna dönüştü. Amerikan Doları üzerindeki ‘piramit tepesindeki göz’ başta olmak üzere pek çok (aslında masonik olan) sembol İlluminati’ye atfedildi. Bunun da ötesinde, İlluminati’nin ‘Yeni Dünya Düzeni’ başlığı altındaki gizli örgütlere ilham verdiğine inanılıyor. Bugün filmlerden bilgisayar oyunlarına, Lady Gaga veya Rihanna’nın videolarına kadar sayısız malzemede, tüm dünyayı yönettiğine inanılan İlluminati’ye göndermeler var.
Para transferinin kutsanmış hali: TAPINAK ŞÖVALYELERİ
Tapınak Şövalyeleri, 1119 civarında Kudüs’e giden Hıristiyan hacıları korumak amacıyla kurulmuş bir dini-askeri tarikat. Kudüs’te Hz. Süleyman tarafından yaptırılan Kutsal Mabet’in çevresine yerleştiler. Kudüs’e hem bağışları hem de hacıların parasını güvenle aktarma görevini üstlenerek bir tür banka sistemi kurdular. Zamanla yoksulluğun yerini bağışlardan gelen muazzam bir malvarlığı aldı. Ancak Papalık, çok ciddi bir finansal gücü yöneten Tapınakçıları cinsel ve dini sapkınlık, Müslümanlarla / Haşhaşilerle işbirliği gibi suçlamalarla yasaklattı. 1300’lerin başlarında Fransa’daki taraftarları idam edildi; hatta bazıları yakıldı. İddiaya göre şövalyeler, Hz. İsa ve İncil hakkında öğrendikleri ‘gerçekleri’ açıklama tehdidiyle Papalık üzerinden nüfuz sahibi olmuşlardı.
İdeal toplumu kurma projesi: GÜL-HAÇ KARDEŞLİĞİ
Anlatılanlara göre 1378’de dünyaya gelen bir Alman, yani Christian Rozenkreutz (Tr: Gül-haç), manastır eğitiminin sonrasında Yemen’den Fas’a kadar dört bir diyarı dolaşmış, gizli simya ilmini öğrenmişti. Christian Rozenkreutz büyük gezisinden döndüğünde sıra iyi eğitimli kişilerden oluşan bir cemaat kurmaya gelmişti. Ama sadece sekiz ‘görünmez’ öğrenci yetiştirdi. Çünkü toplum henüz onun öğretilerine hazır değildi. Pek çok çağdaş araştırmacıya göre Rozenkreutz, 1610’lu yıllarda beliren Gül-Haç Kardeşliği’nin kurguladığı hayali bir kişilik. Örgüt büyüyle bilgiyi, dinle reformu, hatta devrimci fikirleri harmanlıyordu. Bir tür ‘modern büyücü’ sayılabilecek ‘magus’lara göre simya sayesinde cıva maddesi, efsanevi Felsefe Taşı’na dönüştürülebilir; yenilikçi düşüncelerle ideal bir toplum inşa edilebilirdi.
Her şey ustanın ölümüyle başladı: MASONLUK
Belki de her şey bir cinayetle; Hz. Süleyman devrinde (MÖ 971-931) inşa edilen Kutsal Mabet’in başmimarının ortadan kaybolmasıyla başladı. Üç kalfa, kendilerine meslek sırlarını açıklamayı reddeden ustaları Hiram Abif’i duvarcı aletleriyle öldürmüştü. Büyük Usta ser (baş) vermiş, sır vermemişti. Çünkü vakti gelmedikçe, ustalık sırları kalfalara açıklanmazdı.
‘Mason’, Batı dillerinde ‘duvar ustası’ demek. Ortaçağ Avrupa’sında esnaf ve çiftçiler feodal bir beye bağlıyken mabetlerin ve sarayların taş işlemelerini yapan duvar ustaları, engellenmeden şehirden şehre gitme hakkına sahipti. Ayrıca vasıfsız inşaat işçilerinin aralarına sızmasını önlemekte hayli titizdiler. Bunun için özel şifreleri vardı. Bu gezgin ustalar, serbestliğin ve sırları korumanın sembolüydü sanki. Masonluk, hızlı bir yükselişe geçti. ABD’nin kuruluşunda ve Fransız Devrimi’nde etkileri görüldü. Bunlara bilim, hukuk, sanat ve iş dünyasından pek çok ismi eklemek gerekir.
Masonluğa yönelik en yaygın suçlamalar, din karşıtlığı, kral/hükümet aleyhindeki komplolarda yer almak ve üyelerine haksız yardım sağlamak...
Günümüzde tüm dünyada 5 milyon kadar mason olduğu tahmin ediliyor. Mason ritüellerinin çeşitliliğine rağmen bazı genel standartlar var: Masonluğa kabul edilen bir kişinin önünde büyük ustalığa doğru giden 33 kademe bulunuyor. Her üye, en az yedi kişiden oluşan bir locaya, tüm localar Büyük Loca’ya ve tepedeki Üstad-ı Azam’a bağlı.Farklı localardan olup şahsen tanışmayanlar ortak semboller ve parolalar aracılığıyla birbirlerinin mason olduğunu anlayabiliyor. En çok bilinen mason sembolleriyse gönye, pergel, cetvel, çekiç, şakul, mala, kılıç, anahtar, üçgen, piramit, ışık saçan güneş, G harfi, üç nokta, önlük ve kuşak.
Mason binalarında zıtlığı temsil eden siyah-beyaz damalı zeminler vardır. Localar ‘hakikat ışığının yükseldiği’ yöne, yani doğuya dönüktür.
MENENGİÇ KAHVESİ ‘’TOZ’’ OLDU
Menengiç kahvesini herkes çok seviyor ama birçok kişi pişirmedeki zorluklardan dolayı yapmak istemiyor. ama toz menengiç kahvesi sayesinde yapmak çok kolaylaştı. ‘’FORMAT DEĞİŞTİ AMA LEZZET DEĞİŞMEDİ’’ Menengiç kahvemiz sıvı halden toz haline gelirken hiçbir değer ve lezzet kaybına uğramadı % 100 DOĞAL YENİ NESİL MENENGİÇ KAHVESİ Toz haline gelen kahvemiz sayesinde her ortamda menengiç kahvesi içebileceğiz.
HIZLI & KOLAY & PRATİK
Türk kahvesi gibi sadece suyu ve toz menengiç kahvesini cezveye koyalım. istege göre şeker ekleyerek kısık ateşte bir taşım kaynatalım. menengiç kahvemiz servise hazır. ( afiyet olsun )
HER ZAMAN İLKLERİ EN İYİLER YAPAR
Türkiye de birçok ilke imza atan Şekeroğlu Baharatçılık menengiç kahvesi piyasasında önemli bir pazar payına sahipti.Yeni nesil menengiç kahvesi sayesinde herkes rahatlıkla tüketebileceği için bu pazar daha da genişleyerek yurt içi ve yurt dışında aranılan bir kahve haline gelecek.
Menengiç kahvesini herkes çok seviyor ama birçok kişi pişirmedeki zorluklardan dolayı yapmak istemiyor. ama toz menengiç kahvesi sayesinde yapmak çok kolaylaştı. ‘’FORMAT DEĞİŞTİ AMA LEZZET DEĞİŞMEDİ’’ Menengiç kahvemiz sıvı halden toz haline gelirken hiçbir değer ve lezzet kaybına uğramadı % 100 DOĞAL YENİ NESİL MENENGİÇ KAHVESİ Toz haline gelen kahvemiz sayesinde her ortamda menengiç kahvesi içebileceğiz.
HIZLI & KOLAY & PRATİK
Türk kahvesi gibi sadece suyu ve toz menengiç kahvesini cezveye koyalım. istege göre şeker ekleyerek kısık ateşte bir taşım kaynatalım. menengiç kahvemiz servise hazır. ( afiyet olsun )
HER ZAMAN İLKLERİ EN İYİLER YAPAR
Türkiye de birçok ilke imza atan Şekeroğlu Baharatçılık menengiç kahvesi piyasasında önemli bir pazar payına sahipti.Yeni nesil menengiç kahvesi sayesinde herkes rahatlıkla tüketebileceği için bu pazar daha da genişleyerek yurt içi ve yurt dışında aranılan bir kahve haline gelecek.
Kansere karşı çok ciddi koruyucu etkileri vardır. Kanserli hücreleri öldürür. Vücuda kuvvet, enerji kazandırmada, kalbe ferahlık vermede, genç ve zinde kalmada çok yararlı bir gıda takviyesidir. Kısırlığın giderilmesinde yardımcıdır. Hafıza ve dikkatı arttırmada etkilidir. Kalp çarpıntısı, nefes darlığı ve baş dönmelerinde, göğüs yumuşatmada, balgam söktürmede yardımcıdır.
Çatlaklara Karşı Ne Yapmalı?
Suna Dumankaya, ani kilo alıp vermekten kaçınmanın önemine vurgu yapıyor: vücuttaki fazla yağların, birden erimesi ile, derinin elastikiyet problemi yaşayarak kendini toplayıp sıkılaşamadığını belirtirken, elastik olmayan deri, birden yağlanmayı da kabul edememektedir. Bu nedenle, çatlakları önlemek için, ani kilo alıp vermekten kaçınmak gerekmektedir.
Suna Dumankaya, çatlakları önlemek için, vücudun elastikiyetini arttırmanın; ve korumanın önemine de değinmektedir. Vücudun elastikiyetini arttırması; ve çatlakları önlemek amacı ile, piyasada satılan, çatlaklara karşı etkili kozmetik ürünlerin kullanılması gerekmektedir. Çatlakları önlemek için çok dar giysiler giymekten de kaçınmak gerekmektedir. Dar giysiler giymek, vücuttaki kan dolaşımını yavaşlatır; ve oksijen alışverişini zorlaştıracağından dolayı, derinin yeterince beslenememesine neden olur; ve deformasyon durumu ortaya çıkar
Suna Dumankaya Çatlak Giderici Krem Tarifi
Suna Dumankaya, el çatlamaları; ve ayak çatlamaları için, çatlak giderici krem önerisinde bulunmaktadır. Suna Dumankaya tarafından önerilen çatlak giderici kremin malzemeleri şu şekildedir: 25 gram bal mumu, 150 gram ceviz yağı… Suna Dumankaya tarafından malzemeleri belirtilmiş olan karışım bir kap içerisinde hazırlanır; benmari usulü eritilir; bir cam kavanoz içerisine konularak saklanır. Ve sonrasında çatlamış eller; ve çatlamış ayaklara uygulanır…
Suna Dumankaya, ani kilo alıp vermekten kaçınmanın önemine vurgu yapıyor: vücuttaki fazla yağların, birden erimesi ile, derinin elastikiyet problemi yaşayarak kendini toplayıp sıkılaşamadığını belirtirken, elastik olmayan deri, birden yağlanmayı da kabul edememektedir. Bu nedenle, çatlakları önlemek için, ani kilo alıp vermekten kaçınmak gerekmektedir.
Suna Dumankaya, çatlakları önlemek için, vücudun elastikiyetini arttırmanın; ve korumanın önemine de değinmektedir. Vücudun elastikiyetini arttırması; ve çatlakları önlemek amacı ile, piyasada satılan, çatlaklara karşı etkili kozmetik ürünlerin kullanılması gerekmektedir. Çatlakları önlemek için çok dar giysiler giymekten de kaçınmak gerekmektedir. Dar giysiler giymek, vücuttaki kan dolaşımını yavaşlatır; ve oksijen alışverişini zorlaştıracağından dolayı, derinin yeterince beslenememesine neden olur; ve deformasyon durumu ortaya çıkar
Suna Dumankaya Çatlak Giderici Krem Tarifi
Suna Dumankaya, el çatlamaları; ve ayak çatlamaları için, çatlak giderici krem önerisinde bulunmaktadır. Suna Dumankaya tarafından önerilen çatlak giderici kremin malzemeleri şu şekildedir: 25 gram bal mumu, 150 gram ceviz yağı… Suna Dumankaya tarafından malzemeleri belirtilmiş olan karışım bir kap içerisinde hazırlanır; benmari usulü eritilir; bir cam kavanoz içerisine konularak saklanır. Ve sonrasında çatlamış eller; ve çatlamış ayaklara uygulanır…
Gün içinde uyku süresinin karın yağlanmasını artırdığını söyleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tuba Günebak, karın yağlarını neden veremediğimizi açıkladı...