27 Şubat 1971 tarihli SES mecmuasında «Fikret Hakan rejisörlüğe hazırlanıyor» başlığım taşıyan bir röportaj yayınlamıştık. Bu röportajı yaparken şunlan söylemişti bize Fikret Hakan:
- «Şimdilik hazırlıklar yapılıyor. Tahminen mayıs ayı sonlarında filmi çekmeye başlamış olacağım. Bu filimde niçin kendimin başrol oynayacağı şeklindeki sorunuza gelince... Beni benden iyi kim tanıyabilir ki? Filimde ne çekeceğimi, nasıl oynanması gerektiğini çok iyi bileceğime göre, ilk rejisörlüğümde başrolü de kendimin oynamasını uygun buldum.»
Fikret Hakan, mayıs ayının sonunu beklemedi ve geçtiğimiz ayın sonunda rejösörlüğe başladı.
O gün Tarabya sırtlarında bir evde «Bütün İstanbul Duysun» adlı filmin setine gittiğimiz zaman Fikret Hakan, kelimenin tam anlamıyla kollan sıvamış, boynunda vizörü, elinde kronometresiyle sağa sola emirler yağdmyordu:
- «Nebahat (Çehre) hanım siz şurada duracaksınız, Metin (Serezli) bey kadra girdiği zaman ona doğru yürüyeceksiniz.»
- «Selma hanım, aman diyaloglan (artistlerin kamera karşısında söyledikleri sözleri) dikkatli verin.»
- «Beyler susalım, çekim sırasında sette en ufak bir gürültü istemiyorum!»
- «Çocuklar ışıklar tamam mı? Evet, çekime başlayabiliriz. Kamera!»
Kamera kendine has tıkırtısıyla çalışıyor ve tam 19 saniye sonra susuyor. O sahnenin çekimi bitmiştir. Şimdi ışıklar değiştirilecek ve yeni bir sahnenin hazırlıkları yapılacaktır. «Fırsat bu fırsattır,» deyip Fikret Hakan’ın, Yeşilçam'ın yeni rejisörünün yanına yaklaşıyoruz:
- «Hayırlı olsun Fikret,» diyoruz.
- «Sağolun,» diye cevap veriyor. Rengi biraz san. Konuşurken sesi titriyor. Bir süre sessiz sessiz biribirimizi süzüyoruz. Sonra günler boyunca kafamızda şekillenen sorulan biribiri peşisıra yağdınyoruz. Heyecanlı mı? Oyunculuk mu zor, yöneticilik mi? Bundan sonra başka filimlerde de rejisörlük yapacak mı, yoksa bu onun ilk ve son rejisörlüğü mü olacak? Sessiz sakin dinliyor ve sonra tek tek sorularımızı cevaplandınyor:
- «Rejisörlük sinemaya ilk başladığım günlerden beri kalbimde yatan bir arslandı. Daima kamera önünden, kamera arkasına geçeceğim günlerin hayaliyle yaşardım. Nihayet beklediğim, özlediğim gün geldi çattı işte.» Bir sigara yakıyor, ve konuşmasına devam ediyor:
- «Gördüğünüz gibi biraz heyecanlıyım. Sanırım bu heyecanımı mazur görürsünüz. Kolay değil, yeni bir yarışa giriyorum. Bu yarışın bana neler getireceğini veya benden neler götüreceğini de şu anda kestirmeme imkan yok. Ama netice ne olursa olsun yılmayacağım. Hayat devamlı bir yarıştır benim için. Durmadan koşmak lazım. Ben de öyle yapıyorum işte. Koşuyorum, ve koşacağım. Yönettiğim ilk filimde başarılı olamasam bile, İkincisinde, üçüncüsünde mutlaka olacağım. Yeşilçam'da adımdan 'ilk yöneticilik denemesinde hüsrana uğradığı için bir daha kamera arkasına geçmedi' şeklinde bahsettirmeyeceğim. Bundan sonra yılda hiç değilse iki defa beni kamera arkasında göreceksiniz.»...(diğer haberler için aşağıdaki linke tıklayın)
0 yorum